Her perşembe günü yapılan grup toplantılarının bir özeti niteliğindeki raporlar bu sayfada yer alıyor. Raporlar, konuşulan konuları ve varılan kanıları toparladığından genel bir dil kullanılmakta.

27 Eylül 2007 Perşembe

Rapor - İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu

Bu toplantıda Taner Akçam’ın İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu kitabı üzerine konuşmaya devam ettik. Akçam’ın üzerinde durduğu dönemde Osmanlı’nın içinde bulunduğu koşullardan, bu koşullarda üretilen politikalardan konuştuk ve bütün bunlara bugünden nasıl bakılabileceğini düşündük.
Taner Akçam’ın “Osmanlı’nın hoşgörüsü” anlatılarına tepkili bir dille yazdığını dile getirdik ve bu tarz bir hoşgörünün aslında “horgörü” üzerinde temellendiği iddiası üzerinde durduk. Bu horgörünün niteliği ve şiddeti, ve de horgörülenlerin bu politikaya nasıl tepki gösterdikleri merak ettiğimiz konular arasındaydı. Osmanlı’nın çokkültürlü bir devlet olduğunu söylerken çokkültürlülüğü bugünkü baskın anlamı dışında düşünmemiz gerektiğinde anlaşıyorduk. Birçok kültür ve din grubunun aynı ülke içinde yaşama şeklinin aslında farklı grupların farklı mahallelerde yaşaması biçiminde gerçekleştiğinden bahsettik. Bu mekânsal ayrışmanın yanısıra farklı dini grupların farklı kıyafetler giymesi ve bazı kıyafetleri giyememesi, belli bögelerde yaşaması ve belli bölgelerde yaşayamaması, bir gayrimüslimin bir müslümanla karşılaştığında uyması gereken bazı kurallar olması koşullarının başka ülkelerde de yaşanıp yaşanmadığı sorusunu sorduk. Dönemin koşulları içinde Osmanlı’nın gayrimüslim tebasının bu tür koşulları normal karşılayıp karşılamadıklarını merak ediyorduk. Farklı grupların farklı şekilde davranışlarla karşılaştığı ve farklı grupların farklı kurallara uymak zorunda olduğu bu dönemde gayrimüslimler hangi koşullarda genel bir eşitlikten yana olmuşlar, hangi koşullarda müslüman gruplardan farklı muamele görmeyi talep etmişler diye sorduk. Gayrimüslimlerin hangi durumlarda müslümanlardan alınmayan cizye vergisini vermeyi kabul edip askerlikten muaf tutulmayı, hangi durumlarda askere de alınarak eşit muamele görmeyi talep ettikleri ortaya atılan sorulardan biri oldu.
Savaşlarla geçen 19. yüzyıl sonunun ve 20.yüzyılın başlarının genelde kötü bir dönem olduğunu söyledik. Bu dönemde gayrimüslimlerin maruz kaldıkları saldırıların ve dile getirdikleri hak talepleri karşısında aldıkları tepkilerin bugüne ne kadar benzediği üzerinde durduk. Gayrimüslimlerin, ve özelinde Ermenilerin, dile getirdikleri en ufak bir hak talebinin ülkeyi bölme teşebbüsü olarak görülmesinin ve büyük tepki çekmesinin bugün Türkiye’de yaşananlara ne kadar benzediğini konuştuk. Bu tür baskılar altında yaşayan Ermenilerin dünyanın her yerine saçılmış durumda olmalarının, yani “vatansız” olmalarının, büyük oranda yabancı ülkelerin himayesine geçmelerine sebep olduğunu söyledik.
Hem içindeki gayrimüslimlerin kendilerinden gelen, hem de Avrupa ülkelerinin bu gruplar adına dillendirdiği talepler karşısında Osmanlı devletinin nasıl bir politika izlediğini konuştuk. Osmanlı’nın reformlar yapacağını söyleyip bunları sürüncemede bırakmasından, bu reformların kâğıt üstünde kalmasından konuştuk. Bunun, hem gayrimüslimlerin durumlarını düzeltmeye yönelik bazı reformlar yapılacağını vaat ederek bu grupların hareketlenmesine ket vurmak, hem de bu reformları Osmanlı devletinin kendisinin yapacağını vaat ederek Rusya gibi başka ülkelerin müdahalesini engellemek için izlenen bir politika olduğunu söyledik. Osmanlı’nın içindeki gayrimüslim gruplarla olan ilişkisini etkileyen bir başka faktörün de Osmanlı’nın merkezi gücünün büyüklüğü sayesinde toprakları üzerindeki farklı gruplar arasında bir güç dengesi sağlayabilmesi olduğundan bahsettik. Hamidiye alayları örneğinde olduğu gibi, bir grup ayaklanma çıkardığında Osmanlı merkezi yönetiminin başka bir grubu ayaklananlara karşı örgütleyerek ayaklananların güçlenmesini engelleyebildiğinden bahsettik.

Hiç yorum yok: